BURAK GENÇ

Sokaklar abluka altında, duvarlara yazılan sloganlar boyayla kapatılıyor, gazeteler sansürleniyor, kitaplar yasaklanıyor. Belediye başkanları görevden alınıyor, seçilmişlerin yerine atanmışlar getiriliyor. Sanatçılar sahneden, gazeteciler köşelerinden, akademisyenler kürsülerinden uzaklaştırılıyor. Muhalif olan herkes susturulmaya çalışılıyor. Çünkü korkuyorlar! Halkın düşünmesinden, yan yana gelmesinden, hesap sormasından korkuyorlar. Ama boşuna! Tarih boyunca baskıyla susturulmaya çalışılan her fikir, er ya da geç yolunu bulmuştur. Çünkü düşünceler kelepçelenmez, biber gazıyla dağılmaz, yasaklarla yok olmaz!

Bugün sadece insanları tutuklamıyorlar, aynı zamanda bu ülkenin geleceğini de ipotek altına almaya çalışıyorlar. Gericiliği devletin her kademesine yayarak toplumu sindirmek istiyorlar. Cemaatlerle kol kola girerek eğitimi dogmalarla şekillendiriyorlar. Neoliberal politikalarla halkı yoksulluğa mahkûm ediyor, tarikatlara muhtaç hale getiriyorlar. Osmanlıcılık hayalleriyle geçmişi diriltmeye çalışırken, bugünü ve yarını yok ediyorlar. Sandıkta yenemediklerini kayyumlarla tasfiye ediyor, halkın seçtiği belediye başkanlarını görevden alıp yerlerine atanmış memurlar getiriyorlar. Halkın iradesini gasp etmeye çalışıyorlar.

Kayyum atamaları bir hükümet politikası değil, açık bir darbedir! Halkın oylarıyla seçilenler bir kararnameyle koltuklarından ediliyor. Sandıkta kazanamayanlar zorbalıkla, hukuk oyunlarıyla, yasalarla halkı iradesizleştirmeye çalışıyor. Halkın parası halk için değil, kayyumların lüks harcamalarına gidiyor. Parklar, yollar, kültür merkezleri değil, makam odalarına harcanıyor. Yandaşa ihale, rantçılara kaynak, halka baskı düşüyor!

Sanatçılar sahneden, tiyatrolardan, konser salonlarından kovuluyor. Sansür diz boyu. Yazarlar, gazeteciler, akademisyenler hedefte. Çünkü sanat, bilim, düşünce, gerçeğin aynasıdır. Ve onlar o aynaya bakmaktan korkuyorlar. Bir konser, bir tiyatro oyunu, bir kitap yasaklanınca toplumu susturduklarını sanıyorlar. Ama boşuna! Sanatı da, bilimi de, gerçeği de susturamazsınız!

Neoliberalizmle ülkenin bütün kaynaklarını talan ettiler. Kamu fabrikaları kapandı, tarım bitti, işsizlik patladı, halk yoksulluğa sürüklendi. İşçinin hakkı patronlara, halkın malı sermayeye peşkeş çekildi. Bütün bunlar olurken, halkın öfkesini törpülemek için gericiliği yaydılar. Tarikatları, cemaatleri, Osmanlı masallarını kullanarak halkın bilinçlenmesini engellemeye çalıştılar. Çünkü yoksul ama sorgulayan bir halktan değil, yoksul ama biat eden bir halktan medet umuyorlar.

Ama unuttukları bir şey var: Tarih geriye gitmez!

Halk suskun gibi görünebilir ama öfke birikiyor. Zorbalıkla, gözaltılarla, kayyumlarla, sansürle, yasaklarla bu düzeni sonsuza kadar sürdüremezsiniz. Duvarlardan sloganları silebilirler ama hafızalardan asla! Bugün susturmaya çalıştıkları, yarın çok daha büyük bir sesle konuşacak. Bugün dağıtmaya çalıştıkları, yarın çok daha büyük bir güçle geri dönecek. Çünkü bu halk biat etmeyecek, pes etmeyecek, bu karanlığı kabul etmeyecek!

Bu baskıcı düzeni, bu gerici kuşatmayı, bu neoliberal soygunu hep birlikte söküp atacağız. Türkiye’yi cemaatlerden, gericilikten, Osmanlı hayallerinden, neoliberal sömürü düzeninden ve baskıcı yasaklardan arındıracağız. Çünkü bu ülkenin geleceği gericilikte değil, ilericilikte; yasaklarda değil, özgürlükte; baskıda değil, halkın iradesindedir.

Ve unutmayın: Her yasak bir başkaldırıyı, her baskı bir direnişi, her susturma girişimi daha güçlü bir sesi doğurur. Bugün biber gazıyla dağıttıkları kalabalıklar, yarın sel olup akacak. Bugün hapsettikleri fikirler, yarın zincirlerini kıracak. Çünkü bizler, özgürlüğün, bilimin, eşitliğin,sanatın ve halkın iradesinin yanında durmaya devam edeceğiz!

Örgütlü bir halkı hiçbir kuvvet yenemez!